10 Mayıs 2011 Salı

ÇEVRE KİRLİLİĞİ

ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN TANIMLANMASI
         

 Çevre; insan veya başka bir canlının yaşamı boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Hava, su ve toprak bu çevrenin fiziksel unsurlarını, insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizmalar ise biyolojik unsurlarını teşkil etmektedir.
 Doğanın temel fiziksel unsurları olan, hava, su ve toprak üzerinde olumsuz etkilerin oluşması ile ortaya çıkan ve canlı öğelerin hayati aktivitelerini olumsuz önde etkileyen çevre sorunlarına "Çevre Kirliliği" adı verilmektedir.
         İnsanlar, toplumsal yaşam ilişkiler içerisinde doğal kaynaklan kullanarak, teknoloji geliştirerek, ekonomik faaliyetlerde bulunurlar. Bu faaliyetlerin gelişimi ile insanlar kendilerine yapay çevreyi oluştururlar. Toplumlar, yapay çevre içindeki yaşam koşullarını geliştirirken doğa ile sürekli bir ilişki içindedir. İnsan ve doğa arasındaki bu ilişki, ekolojik sistemin bir parçasıdır. İnsanoğlu'nun yer yüzünde yaşamaya ve kendisine ait yapay çevre oluşturmaya başlamasından bu yana insan ve doğa arasındaki denge, insan aleyhine devamlı olarak bozulmuştur. Özellikle son yıllarda ekolojik dengeyi süratle bozarak çevre sorunları yaratan insan, bu sorunların kendisine dönmesi ve sağlığını olumsuz yönde etkilemesi üzerine çevre bilincine varabilmiş ve bu kavramı kabul etmiştir .

ÇEVRE KİRLİLİĞİNİN SINIFLANDIRILMASI

Çevrenin temel unsurlarından olan doğa, kendine has fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklere sahiptir. Bu özelliler dikkate alındığında çevre kirliliği şu bölümlere ayrılır:
 l. Fiziksel Kirlenme
Çevreyi meydana getiren toprak, su ve havanın fiziksel özelliklerinin tamamının veya bir kısmının insan, hayvan ve bitki sağlığını tehdit edecek, olumsuz yönde etkileyecek biçimde bozulması ve değişmesi olayıdır. Örneğin; çeşitli fabrika atıklarının akarsu ve göllere boşaltılması, doğal erozyon ile toprakların göl ve denizlere taşınması açık kahverenginden, kırmızı siyaha kadar değişen renk almasına neden olmaktadır. Bu olay suların fiziksel kirlenmesidir.
 2.  Kimyasal Kirlenme
Doğal çevreyi oluşturan toprak, su ve havanın kimyasal özelliklerinin canlıların hayati faaliyetlerini ve aktivitelerini olumsuz yönde etkileyecek biçimde bozulmasıdır. Örneğin; çeşitli fabrika katı ve sıvı atıklarının verimli tarım arazilerine veya akarsu ve nehirlere boşaltılması söz konusu tarım topraklarının, akarsu ve göllerinin zararlı ağır metallerle kirlenerek kimyasal kirlenmeye maruz kaldığım gösterir.
3.      Biyolojik Kirlenme
           Doğal ortamı oluşturan toprak, hava ve suyun çeşitli mikroorganizmalarla kirlenmesi ve dolayısıyla mikrobiyolojik yapının bozulması mikrobiyal kirlenmeyi, aynı ortamların mikroorganizmalarla kirlenmesi ise biyolojik kirlenmeyi tanımlar. Örneğin, tarım alanlarının kanalizasyon suyu ile sulanması veya kanalizasyon sularının akarsu, göl ve denizlere boşaltılması ile kanalizasyon sularında bulunan hastalık yapıcı mikroorganizmalar toprağa, suya ve atmosfere geçerek bu ortamların mikrobiyolojik kirlenmesine yol açar.
 Çevre unsurlarına göre çevre kirliliği 4 gruba ayrılır.
a)      Hava kirliliği
b)      Toprak kirliliği
c)      Su kirliliği
d)      Ses kirliliği

SU KİRLİLİĞİ

           



Yer yüzündeki sular, güneşin sağladığı enerji ile sürekli bir döngü içinde bulunur. İnsanlar, ihtiyaçları için, suyu bu döngüden alır ve kullandıktan sonra tekrar aynı döngüye iade ederler. Bu süreç sırasında suya karışan maddeler, suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini değiştirerek “su kirliliği” olarak adlandırılan durum ortaya çıkar. Su kirlenmesi, su kaynağının fiziksel, kimyasal, bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değişmesi şeklinde olur.
            Yeryüzünü saran ve okyanuslarda, denizlerde, göllerde, akarsularda ve yer altı sularında bulunan sularla atmosferdeki su buharının tümüne hidrosfer (su küre) adı verilir. Yeryüzündeki sular, güneş enerjisi etkisi ile sürekli bir dolaşım içinde bulunur. Yeryüzünden buharlaşarak atmosfere çıkan sular yoğunlaşarak tekrar yeryüzüne dönerler. Bu dolaşma "Hidrolojik devre" denir. İnsanlar yaşamlarını sürdürebilmek ve ekonomik ihtiyaçlarım giderebilmek için suyu bu dolaşımdan alır, kullandıktan sonra yine aynı dolaşıma iade ederler. Bu olaylar sırasında suya karışan maddeler suların fiziksel, kimyasal ve biyolojik olarak özelliklerinin değişmelerine neden olurlar. Su kirliliği olara.k adlandırılan bu özellik değişimleri, aynı zamanda sularda yaşayan çeşitli canlı varlıkları da etkiler. Böylece su kirlenmesi suya bağlı eko sistemlerin etkilenmesine, dengelerin bozulmasına ve giderek doğadaki tüm suların sahip oldukları kendi kendini temizleme kapasitesinin azalmasına veya yok olmasına yol açabilir.
             Çevre kirlenmesi denilince genellikle hava, su ve toprağın kirlenmesi düşünülür. Bunlardan en kolay ve çabuk kirlenen kuşkusuz sudur. Çünkü her kirlenen şey genelde su ile yıkanarak temizlenir, bu da kirliliğin son mekanının su olması anlamına gelir. Havanın ve toprağın kirlilik bakımından zamanla kendi kendilerini yenilemeleri bir bakıma kirliliklerini suya vermelerine neden olur.
              Havanın içinde bulunan katı ve sıvı tanecikler, havadan çok ağır olduklarından, çok geçmeden aşağı doğru inerek karalara ve sulara ulaşırlar. Havanın içinde bulunan gaz ve buhar halindeki kirleticilerde zamanla yağmur suları ile yeryüzünde toprak ve suya karışırlar. Bunlara örnek olarak, kükürt, azot ve karbon dioksitler verilebilir. Havaya karışan pek çok kirletici madde çok dayanıklı olmadığından, zamanla oksijen, ışık ve ültraviyole ışınlarının etkisi ile parçalanır. Daha sonra dünyada toprağa, göle, denize ve havaya inerler. Bu kirleticilerden toprağa yayılanlarda zamanla mekaniksel ve sel suları yardımı ile veya başka etkenlerin yardımı ile topraktan suya geçerler.
              Su kirliliği antropojin etkiler sonucunda ortaya çıkan, kullanımı kısıtlayan veya engelleyen ve ekonomik dengeleri bozan kalite değişimleridir. Su kirliliğinin bir başka tanımı ise; su kaynağının kimyasal, fiziksel, bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değişmesi, şeklinde gözlenen ve doğrudan veya dolaylı yoldan biyolojik kaynaklarda, insan sağlığında, su ürünlerinde, su kalitesinde ve suyun diğer amaçlarla kullanılmasında engelleyici bozulmalar yaratacak madde ve enerji atıklarının boşaltılmasını ifade etmektedir.
a)     Havadaki ve topraktaki kirletici maddeler eninde sonunda suya geçerler.
b)     Dünyadaki tüm suların % 99'undan daha fazlası bir tek sistem içinde birbirine bağlı olup genel mahiyette kirlenme tehdidi altında bulunmaktadır.
c)     Sularda, muazzam bir canlı varlık hazinesi, dolayısı ile gıda deposu mevcuttur. Burada vaki olabilecek bir denge bozulması bütün dünyamızdaki yaşamı ciddi ve olumsuz yönde etkiler.
d)     Kirletici madde miktarı çok az olsa bile suda erimediği zaman, su üzerinde çok ince bir tabaka teşkil edince sudaki hayat önemli bir derecede etkilenebilir. Bunun nedeni atmosferden oksijen ve ısı alışverişinin zorlaşmasıdır.
Denizlerden buharlaşan sular yukarıda yoğunlaşıp yağmur halinde aşağıya düşünce pek çok pislikleri ve suda eriyen maddeleri beraberce nehirlere ve özellikle denizlere doğru sürüklerler. Bu şekilde pislikler ve kirleticiler durmadan havadan ve topraktan sulara geçerler. Karalardan sökülebilen ve sular tarafından sürüklenen taş ve topraklarda bu kirletici maddeler gibi denizlere ulaşınca bir daha eski yerlerine gidemezler. Onun içindir ki denizler bilhassa nehir ağızlarında mütemadiyen dolmakta ve karaların yüzölçümü az da olsa artmakladır. Kısacası karalardan ve atmosferden ister suda erimiş olsun, ister erimemiş olsun suya sürüklenen maddeler ve bu arada kirleticiler bir daha eski yerlerine gidemezler. Her şeyden önce yer çekimi buna manidir. Erozyon sonucunda her yıl milyonlarca ton kıymetli toprak karalardan sulara ve dolayısı ile denizlere geçer. Bir bakıma bu da önemli bir çevre sorunudur.
 Dünyamız verimliliği bu yüzden gittikçe azalmaktadır. Sulara ve denizlere geçen maddeler okside edilebilir cinsten iseler (mesela organik maddeler) sudaki erimiş oksijeni yakacaklarından sudaki hayat şartlarını zorlaştırırlar. Genellikle organik maddeler oksijenle tahrip edilip zamanla parçalanırlar ve hüviyetlerini kaybedip zararsız hale gelirler. Suda erimiş
Haldeki oksijen oradaki hayatın devamında büyük bir etkendir. Bir kısım organik madde çok dirençli olup uzun zaman bozulmadan kalabilirler. Bu gibi maddelerin çevre üzerindeki menfi etkileri de uzun sürer ve ekolojik sistem dengesini ciddi olarak bozabilirler. Örnek olarak petrol ürünlerinden, suda ağır olup dibe çökenler gösterilebilir.

KİRLENMİŞ SULARIN TEMİZLENMESİ

     Gerek yerleşim merkezlerinin, gerek türlü sanayi ve enerji üretim tesislerinin ve gerekse insanların diğer faaliyetlerin- den dolayı sayılamayacak kadar çok kirletici madde kullanılmış sularla beraber tabiata iade edilmeden önce, onları tabiata zarar vermeye neden olmayacak hale getirmek, yani temizlemek, bütün  insanların ortak görevidir.  Sayılamayacak kadar kirletici barındırabilen su kitleleri netice itibariyle birbirlerine bağlandıklarından ve ülkeleri de birbirlerine bağladıklarından, bu konunun önemi ülkelerin sınırını aşar.
Suyu kirletebilen tüm maddelerin vasıfları aşağıda gruplanmıştır:
1)      Bu kirleticiler ya suda eriyorlar ya da erimeyip su ile her oranda karışıyorlar.
2)      Bu  maddeler suda erimiyorlar ve özgül ağrılıkları sudan küçük ise, su yüzeyinde yüzerler. Büyük ise suyun dibine batarlar. Eğer suyunkine  yakın ise suda asılı halde kalırlar.
3)      Kirleticiler ya organik veya anorganik maddelerdir.
4)      Kirleticiler ya oksijenle okside olup parçalanabiliyorlar veya dayanıklı olup uzun zaman parçalanmadan hüviyetlerini koruyabiliyorlar.
5)      Bahis konusu   kirleticilerin ışık ve diğer koşullara karşı dayanıklıları az veya çoktur.
6)      Bahis  konusu çevre  kirleticileri olan  organik  maddeler aktif kömürü ile bol miktarda  emdirilebiliyorlar. Veya bu gibi maddeler aktif kömür tarafından yeterli bir derecede emilemiyorlar. Suyu kirletebilecek bütün maddelerin vasıflarına göre durumları böyle olduğuna göre su arındırma tesisinin ana iskeleti de buna göre tesis edilmektedir. İdeal bir su arındırma tesisinden arındırılarak çıkan suların tekrar kullanılır hatta içilebilir hale gelmesi mümkündür.
             Arınma sonucunda meydana gelen atıkların “katı maddeler” bir kısmı tekrar kullanılabilir veya başka bir maddenin üretiminde tekrar kullanılabilir. Bu atıkların bir kısmı ise fazla zarar vermeden atılabilir. Bazı durumlarda ise atık maddeleri yakmak suretiyle zararsız hale getirmek, böylece çevrenin kirlenmesinin önlenmesi sağlanmış olacaktır.
             Tam bir arıtmayı sağlayan bir arıtma sisteminin şeması ile bütün işlemleri gösteren tablo aşağıda gösterilmektedir: 
Mekanik işlemler
Biyolojik İşlemler
Kimyasal ve fiziksel işlemler
Suları toplamak
Kum, taş ayırmak
Yağları sıyırmak
Tüzen maddeleri ayırmak
Katı maddeleri ve çamuru ayırmak
Floklandırmak
Durulamak
Süzmek
Çamuru pompalamak
Çamuru kısmen kurutmak, katılaştırmak duruma göre çamuru yakmak vs.
Havalandırmak
Alttan havalandırma
Üstten havalandırma
Püskürterek havalandırma
Basınçlı hava ile havalandırma
Döner dolap ile havalandırma
Aktif çamur ile havalandırma
Çöken maddeleri ayırmak
Çamur ve tortuları birleştirmek vs.
Çökertme, Floklandırma
Kum filtresinden süzmek
Osmos filtresinden süzmek
Kömür filtresinden süzmek
Ültraviyole ile ışınlandırmak
Klorlandırmak
Ozonlandırmak
Aktif kömür ile muamele etmek
Membranlı filtre ile süzmek
Çöken maddeleri ayırmak
Santrifüjleyerek katı maddeleri ayırmak
Çamurları birleştirmek vs.
Gerekirse çamurları yakmak

             Aşağıda su kirliliğinin engellenmesine yönelik olarak bir takım çözüm önerileri ve stratejiler verilmiştir.
       a)      Yapılacak olan içme suyu, kanalizasyon ve katı atık işleme ve depolama tesislerinin çevrenin ekolojik dengesini geliştirecek ve çevreye en az zarar verecek şekilde gerçekleştirilmelerini savunmak ve bu yoldaki çalışmaları desteklemek.
b)      Koruma altına alınan bölgelerin bozulmaması ve çevre sorunlarının artırılmaması için duyarlı yörelere atık su ve kanalizasyon gibi altyapı şebekelerinin uzatılmasının ve deşarjların bu yörelere yapılmasının önüne geçmek
c)      Atık suların yerüstü akarsu ve durgun suları ile yer altı su kaynaklarını kirletmesinin önüne geçilmesini öngören çalışmaları desteklemek
d)      Su kalitesi standartlarının geliştirilmesi ve en iyi şekilde uygulanması için gerekli çalışmaları yapmak ve gerekli eşgüdüm önlemlerini almak
e)      Su kalitesi ile ilgili olarak yürürlükte bulunan kanun, tüzük ve yönetmeliklerin en etkili bir şekilde uygulanmasını öngören önlemler almak
f)       İçme suyu temini ve atık su deşarjı ile ilgili çalışmalar yapan birimler arasında eşgüdüm sağlamak ve çevre-imar planlarına aykırı düşen bireysel çalışmaların önüne geçmek
                          Çevre İle İlgili Gönüllü Kuruluşlar:
 Türkiye Erozyonla Mücadele ve Ağaçlandırma Vakfı (TEMA) Türkiye Çevre Vakfı (TÇV)
Türkiye Tabiatım Koruma Derneği (TTKD) Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD)
İl Çevre Koruma Vakıfları
Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÎTL)
SOS-Akdeniz Grubu
Türkiye Ziraatçiler Derneği
 Türkiye Ormancılar Derneği

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder